Saçları kıpkızıl boyalı, adeta alev alev yanan üvey annesinin güzelliği, çevresindeki herkesin dikkatini çekiyordu; arkadaşları bile bunu fark etmeden duramıyordu. Genç, kendini gerçekten şanslı hissediyordu. Sabahları evde üvey annesiyle yalnız kalıyorlardı. Bu anları fırsat bilen genç, sessizce odasına süzülüyor, uyuyan üvey annesini izlemekten kendini alamıyordu. Onu seyrederken gözleri her ayrıntıya takılıyordu; hatta ayak parmaklarının inceliğine bile hayranlıkla bakıyor, parmaklarını usulca okşarken içinde bir heyecan uyanıyordu.
Bir gün cesaretini topladı ve üvey annesine hayranlığını açıkça dile getirdi. Sözcükler ağzından dökülürken, onun her bir özelliğine iltifatlar yağdırıyordu; gözlerinden, saçlarının dalgalarına, zarif duruşuna kadar. Üvey annesi bu içten sözlerden etkilenmişti. Hafif bir tebessümle karşılık verdi ve gömleğinin düğmelerini çözerek göğüslerini ortaya çıkardı. Genç, nefesini tutmuş bakarken, üvey annesi onu kendine çekti, göğüslerinin arasına aldı ve dudaklarıyla onu şımartmaya başladı. Bu, iltifatlarına karşılık bir hediyeydi sanki. Sonunda, arzularına teslim olan üvey annesi, kendini tamamen ona bırakarak gençle arasında tutkulu bir an yaşattı.